Loading
Quartz A&C
Quartz A&C
  • 17.07.2025 17:12
  • Makaleler

Finansal Kararlarda Öğrenilmiş Kalıplar

Finansal Kararlarda Öğrenilmiş Kalıplar

“Davranışsal finansa dair konuları her geçen gün daha fazla konuşacağız gibi gözüküyor!”

Meseleyi ister birey bazında ister bireylerin oluşturduğu kurumlar üzerinden ele alalım, finansal kararlarda duyguların, içselleştirilmiş tecrübelerin ve deneyimlenmiş duyguların etkisi oldukça büyüktür. Bunu daha iyi kavrayabilmek için önce öğrenme sürecine kısaca bir bakalım.

 

Öğrenme: Nöronlar Arası Yolculuk

Beyin yeni bir bilgiyi işlerken, nöronlar arasında bağlantılar kurar. Bu süreç adeta bir yol inşası gibidir. Kurulan bağlantı ne kadar sık kullanılırsa, yani bilgi ne kadar tekrarlanırsa o yol da o kadar güçlenir. Bu işleyişe sinaptik plastisite denir.

Ancak kalıcı öğrenme için bu işleyiş tek başına tekrar yetmez. Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için duyguların da sürece dahil olması gerekir. İşte bu noktada amigdala devreye girer. Amigdala, gelen bilginin duygusal önemini değerlendirir. Eğer bilgi yüksek duygusal yük taşıyorsa (örneğin korku, şaşkınlık, heyecan gibi), onu “önemli” olarak etiketler ve hipokampusa “bunu uzun süreli hafızaya al” komutu gönderir.

Yani beynimiz için duygularla harmanlanmış bilgi = kalıcı bilgi demektir.

 

Finansal Kararlarda Duyguların Gölgeleri

Bu işleyişin finansal kararlara yansıması ise oldukça dikkat çekici. Özellikle sermaye piyasaları gibi alanlara dair kitap ve eğitimlerde, teknik bilgilerden önce uzun uzun psikoloji anlatılmasının bir sebebi de budur. Zira karar alma süreçlerimizin görünmeyen kısmında genellikle duygularımızın gölgesi vardır.

Elbette duygular tüm öğrenme süreçlerinde doğal bir yere sahiptir. Fakat finansal kararlarda önyargı ve yanlılık etkisine dönüşerek bizi yanıltabilirler. Hayat boyu edindiğimiz deneyimler, yaşattıkları duygularla birlikte zihin dünyamızda izler bırakır. Özellikle “başarıyla” sonuçlanan finansal kararlar, beraberinde getirdiği özgüvenle birlikte sorgulamayı da azaltır. Buna bir nevi otomatik karar kalıbı geliştirme diyebiliriz.

Ve bu kalıplar zamanla esnekliğini yitirir, adeta kemikleşir. Hatta jenerasyonlar arası farklı bakış açıları bile çoğu zaman bu duygusal öğrenme farklarından beslenir.

 

Ekonomik Paradigma Değiştiğinde Ne Olur?

Bu durum özellikle ekonomik paradigma değişimlerinde büyük zararlara neden olabilir. En çarpıcı örneklerden biri, 2021–2023 yılları arasında yaşadığımız negatif faiz / yüksek enflasyon dönemidir.

Bu dönemde ister istemez herkesin zihnine şu tutum yerleşti:

Borçlan – harca / yatırım yap – kazançlı çık.

Ve evet, bu formül o şartlar altında büyük oranda çalıştı. Ancak atlanan nokta, bu davranış biçiminin yoğun başarı hissiyle otomatikleşmesi ve bilinçaltında kalıcı davranış kalıplarına dönüşmesiydi.

Bu formül o kadar tekrarlandı ki, zamanla borçsuz adım atamayan bireyler ve şirketler ortaya çıktı. Sonrasında ekonomik koşullar değiştiğinde ise birçok kişi ve kurum yüksek maliyetli refinansman döngüsüne hapsoldu. Elbette hatalı makro politikaların ve piyasa daralmasının da etkisi vardı. Ama bireylerin ve şirketlerin hiç sorumluluğu yokmuş gibi düşünmek, öğrenilmesi gereken derslerin üzerini örtmek olur.

 

Peki Ne Yapmalı?

Bu yaşanmışlıklar bize bazı temel prensipleri yeniden hatırlatıyor:

1. Finansal Kararlar Matematik Temelli Olmalı

Öğrendiğimiz kalıplar geçmişte işe yaramış olabilir. Ancak bu kalıpların üzerine inşa edildiği zeminin değişip değişmediğini bize veri ve matematik söyler. Bu yüzden muhasebe, finansal tablo analizi, makroekonomik göstergeler ve trend takibi gibi araçları düzenli izlemek gerekir.
Kararlarımız duyguların değil, verilerin öncülüğünde alınmalı!

2. Trendleri İzlemek Faydalıdır Ama Aşırılıklardan Yıkım Getirebilir

Evet, negatif faiz döneminde borç almak rasyoneldi. Ama borç, her zaman borçtur ve bir gün ödenir. O nedenle kaldıraç oranlarını makul tutmak, trendin lehimize olduğu dönemde dahi sürdürülebilirlik bilincini korumak gerekir. Ve trendler bitmeye yaklaştığında davranışlar da değişebilmelidir.

3. Verimlilik Odaklı Bakış Açısı Geliştirilmeli

Yapılacak bir harcamanın ya da yatırımın kaynağının yeterli olması, onun yapılmasını tek başına meşrulaştırmaz. Harcama veya yatırım verimli mi, rantabl mı, ölçülebilir bir faydası var mı gibi sorular sorulmalıdır. Bu noktada 10 lira ile 10 milyon lira aynı sorguya tabidir. Kaynak var mı? Gerekli mi? Verimli mi?

 

Son Söz: Duygusal Öğrenmelerden Bilinçli Davranışlara

Finansal kararlar yalnızca tablolarla değil, insanın duygusal tarihiyle de şekillenir. Bu nedenle önce kendi finansal geçmişimize dürüstçe bakmalı, hangi karar kalıplarının hangi duygusal deneyimlerden doğduğunu anlamalıyız.

Çünkü bazen parayı değil,
bir zamanlar yaşadığımız bir başarı hissini veya kayıp korkusunu yönetiyoruz.

Ama disiplin, işte tam da bu farkındalıkla başlar.