AYLIK BÜLTEN - 2025 TEMMUZ
EKONOMİ GÜNDEMİ
TCMB
Faiz İndirimi ve Enflasyon Rakamı
24
Temmuz tarihli PPK kararıyla, politika faizi olan bir haftalık repo faizi %46
seviyesinden 300 baz puan düşürülerek %43’e indirildi. Bu gelişme, önceki
bültenimizde yer verdiğimiz öngörüler doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bununla
birlikte Temmuz ayı enflasyon rakamı %2,06 ile beklentilerin (%2,40) altında
gerçekleşmiştir. Bu durum faiz indirim sürecinin devam edebilmesi adına alan
yaratmaktadır.
Önümüzdeki
dönemde faiz indirimlerinin kademeli olarak devam etmesi muhtemel olmakla
birlikte, bu sürecin politik gelişmelere karşı
yüksek duyarlılık taşıdığını vurgulamak isteriz. Ayrıca ekonomi
yönetiminin "yüksek reel faiz"
politikasını sürdürme kararlılığı nedeniyle, indirimlerin temkinli biçimde ve
sınırlı düzeyde kalacağı kanaatindeyiz.
İşsizlik
Oranları
TÜİK
verilerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı %8,6
seviyesinde sabit kalırken, geniş tanımlı işsizlik
(âtıl işgücü) oranı %32,9’a yükselmiştir. Bu seviye, tarihi bir zirve
olup, işgücü piyasasına yönelik beklentiler üzerinde ciddi olumsuz etkiler
yaratmaktadır. Geniş tanımlı işsizliğin bu denli yüksek olması, düşük olasılıkla da olsa ekonomide “ani duruş” (sudden stop) riskini gündeme
getirmektedir.
İflas
ve Konkordato Eğilimleri
İflas
ve konkordato başvurularındaki artış eğilimi Temmuz ayında ivme kazanmış;
açıklanan konkordato sayısı, 2018’den bu yana kaydedilen en yüksek seviyeye
ulaşmıştır. Bu durum, piyasada alacak tahsilat
risklerinin ciddi biçimde arttığını göstermektedir. Faiz indirimi süreci
başlamış olsa da kredi genişlemesinin sınırlı
kalması ve mevduat-kredi faiz makasının kısa
vadede daralmayacak olması nedeniyle likidite
sıkışıklığının bir süre daha devam edeceği öngörülmektedir. Bu nedenle
firmaların vadeli satışlarda temkinli davranmaları ve
DBS benzeri güvenli satış yöntemlerine yönelmeleri tavsiye edilmektedir.
Döviz
Kuru Politikası
Kurda
kontrollü yükseliş eğilimi sürmektedir. Mevduatlara uygulanan stopaj artışları
ve faiz indirim sürecinin başlamış olması, kur üzerinde yukarı yönlü baskıyı
artırmaktadır. Ayrıca, politik risklere karşı piyasanın duyarlılığının yüksek
olması nedeniyle, yaşanabilecek bir kriz ortamı yeni bir kur şokunu
tetikleyebilir. Bu bağlamda, kur riski taşıyan firmaların hedge stratejilerini gözden geçirmeleri ve bu
yöndeki tedbirleri uygulamaya koymaları önem arz etmektedir.
Vergi
Denetimleri
Artan
bütçe açıkları, vergi gelirlerinin önemini artırmıştır. Özellikle
kârlılıklardaki düşüş, doğrudan vergilerde tahsilat problemlerine neden
olmakta; bu da vergi denetimlerinin artmasına yol açmaktadır. Yılın başında paylaştığımız öngörüler doğrultusunda,
denetimlerde artış gözlemlenmektedir. Bu nedenle, firmaların hem usul hem esas yönünden tüm işlemlerini gözden
geçirmeleri, tespit edilen eksiklikleri gecikmeden düzeltmeleri ve
kalıcı bir iç kontrol sistemi tesis etmeleri önem
arz etmektedir.
ABD
Ekonomik Görünüm
1
Ağustos 2025’te açıklanan tarım dışı istihdam verisi beklentilerin altında
kalırken, önceki iki aya ait verilere yapılan negatif revizeler dikkat
çekmiştir. İşsizlik oranının %4,1’den %4,2’ye yükselmesi de ekonomik yavaşlama
sinyallerini güçlendirmiştir. Her ne kadar büyüme oranı %3 ile beklentilerin
üzerinde gelse de istihdam verileri piyasada tedirginlik yaratmıştır. FED’in
Temmuz ayında faizleri sabit tutması ve Powell’ın şahin açıklamaları sonrası
gelen bu veri, faiz indirimi konusunda geç kalındığı algısını pekiştirmiştir.
Bu doğrultuda, Eylül ayında faiz indirimi olasılığı güçlenmiş olup, yıl
genelinde toplam 3 faiz indirimi (ya da 100 bps) beklentimizi korumaktayız.
Global
Para Arzı ve Emtia Riskleri
Temmuz
2025 itibarıyla, küresel para arzında artış eğilimi devam etmektedir. Çin ve
Euro Bölgesi merkez bankalarının genişleyici adımlarına, yılın son çeyreğinde
ABD'nin de katılması beklenmektedir. Bu gelişmelerin, özellikle emtia fiyatları
üzerinde kademeli fakat kalıcı bir yukarı yönlü baskı yaratacağı
öngörülmektedir. Sabit fiyatla uzun vadeli satış
sözleşmeleri yapan firmaların bu riski göz önünde bulundurması önem arz
etmektedir.
EKOPOLİTİK GÜNDEM
Türkiye'nin
Kredi Notuna Yönelik Uluslararası Değerlendirmeler
Moody’s,
Türkiye’nin uzun vadeli yabancı ve yerel para cinsinden kredi notunu “B1”
seviyesinden “Ba3” seviyesine yükseltti. Moody’s, not artışını Türkiye’nin
ekonomi politikalarında politika kararlılığı, makro dengesizliklerin
düşürülmesi gibi somut göstergelere dayandırdı. Bununla birlikte, Moody’s yeni
not seviyesinin hâlâ yatırım yapılabilir seviyenin altında kaldığını görüyoruz.
Fitch
Ratings ise “BB-” düzeyindeki uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu
ve “durağan” görünümünü korudu. Fitch, Türkiye’nin kredi notunu sabit tutma
kararını; yüksek enflasyon ve dış kırılganlıklara rağmen para politikasında
süren sıkı duruş, mali disiplin çabaları ve büyüme görünümündeki görece
istikrar gibi faktörlerin dengeli bir risk profili oluşturmasına dayandırdı.
Kalıcı
not artışları ve yatırım yapılabilir seviyeye çıkmak için orta ve uzun vadeli
güven inşasının, özellikle yapısal reformlar, hukuk
devleti ilkelerine uyum ve şeffaflık ilkelerindeki gelişmelere bağlı olduğu
kanaatindeyiz.
IMF Türkiye ve
Küresel Büyüme Tahminlerini Yükseltti
Uluslararası
Para Fonu (IMF), Türkiye için 2025 yılı büyüme beklentisini %2,7’den %3’e, 2026
yılı için ise %3,2’den %3,3’e yükseltti. Küresel büyüme tahminleri de 2025 için
%2,8’den %3’e, 2026 için %3’ten %3,1’e çıkarıldı.
IMF’nin
tahmin güncellemesi, uygulanan para ve maliye politikalarının ekonomik büyümeye
ilişkin olumlu beklentileri artırdığına işaret ediyor. Ancak büyümenin
sürdürülebilirliği açısından iç talep, enflasyonla mücadele ve dış borç dengesi
önemli risk faktörleri olmaya devam ediyor.
Büyüme
görünümündeki bu iyileşmeye rağmen, verimlilik, kayıt dışılık ve işgücü
katılımı gibi yapısal konularda ilerleme kaydedilmeden büyümenin kalitesi
tartışmalı kalabilir.
ABD, Türkiye’ye Uygulanacak Gümrük
Tarifesini %10’dan %15’e Çıkardı
ABD yönetimi, Türkiye’ye uygulanacak
gümrük tarifesini %10’dan %15’e yükselttiğini duyurdu. Tarife
8 Ağustos’ta yürürlüğe girecek. Türkiye’ye uygulanan bu tarife ABD’nin
uyguladığı en düşük gümrük tariflerinden biri olarak görünmektedir.
Piyasa beklentisi bu artışın etkisinin düşük olacağı yönünde.
Ancak ABD’ye yüksek hacimli
ihracat yapan sektörlerde sipariş kayıpları yaşanması ve dış ticaret açığına dolaylı etkisi
olabileceği kanaatindeyiz.
ABD
ve Türkiye arasında bu konuda müzakereler devam etmekte olup, diyalogların ve
iş birliklerinin dikkatle takip edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Otomotiv
Sektöründe Gelişmeler
Haziran’da
toplam otomotiv üretimi %7,8 artarken otomobil üretimi %7,1 düştü. İhracatta
genel otomotiv sektörü %19,8 artış kaydederken otomobil ihracatı %3,6 azaldı.
Değer bazında ihracat %31,3 artışla 3,34 milyar dolara ulaştı. Piyasa beklentisi, vergi düzenlemeleri
nedeniyle yavaşlama yönünde. Vergi değişiminin segmentlere göre farklı etkiler
yaratabileceği ve ihracat odaklı yapının ön plana çıktığı kanaatindeyiz.
Katar Menşeli Ürünlerde Gümrük
Vergileri Kaldırıldı
Resmi
Gazete’de yayımlanan karar ile Katar menşeli birçok ürünün ithalatında
uygulanan gümrük vergileri ve ek mali yükümlülükler sıfırlandı. Uygulama
Ağustos 2025 itibarıyla yürürlüğe girecek.
Bu
kararın yurt içi üreticiler üzerindeki etkileri yakından izlenmelidir.
Ticaretin iki yönlü sürdürülebilirliği açısından Türkiye’nin de Katar’a olan
ihracat kanallarını çeşitlendirmesi ve ihracatçı destek programlarını bu pazara
özel olarak yeniden kurgulaması önemlidir. İthalat bağımlılığı olan sektörler
için bu karar maliyetleri düşürücü yönde çalışabilir. Ancak iç piyasada yerli
üreticilerin korunmasına yönelik dengeleyici önlemlerin de göz önünde
bulundurulması gerektiği kanaatindeyiz.
Beyanname Gözetim Programı
Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından yürütülen Beyanname Gözetim Programı kapsamında 18 bin mükellefin incelendiği, bu incelemeler
sonucunda toplamda 32 milyar TL’lik ek matrah artışı sağlandığı, programın %70
oranında başarıya ulaştığı, uyum göstermeyen mükellefler için denetim süreci
başlatılacağı açıklandı.
Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede
önemli bir adım olarak görülen bu uygulama, bütçe gelirlerinde artışa katkı
sağlayabilir. Ayrıca, vergi adaletinin sağlanması açısından da pozitif bir
sinyal olarak değerlendirilmektedir. Programın
sürdürülebilirliği için denetim mekanizmalarının dijital tabanlı hale getirilmesi ve mükellef
bilgilendirme süreçlerinin şeffaflaştırılması beklenmektedir.
Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik
Programı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından yerel ve bölgesel kalkınmayı sağlamak ile bölge içi ve
bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak temel amaçları doğrultusunda;
bölgelerin sahip olduğu potansiyellerin değerlendirilmesi, atıl kaynakların
kullanılması, yetkinliklerin harekete geçirilmesi, yerel ihtiyaçların
karşılanması, teknoloji üretim seviyesinin yükseltilmesi ve bölgelerin sektörel
önceliklerini dikkate alarak Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ilan edilmiştir.
Program başvuruları 1 Ağustos ve 30 Eylül tarihleri arasında
alınacaktır. İller bazında açıklanan yatırım konularına Sanayi ve teknoloji
Bakanlığı web sitesinden ulaşılabilir.
Program, Türkiye’nin bölgesel
eşitsizliklerini azaltarak iç göçü dengelemeyi ve yerel ekonomik yapıları
güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu sayede, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yeni
üretim ve yatırım merkezlerinin oluşması bekleniyor.
TOBB Nefes Kredisi Başladı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) öncülüğünde başlatılan “Nefes Kredisi” programı
ile KOBİ’lere düşük faizli ve uzun vadeli finansman
desteği sağlanmaya başlandı. Program, bankalarla yapılan anlaşmalarla 6
aya kadar geri ödemesiz ve azami 36 ay vadeli olarak 8 Temmuz
itibariyle uygulamaya alındı. Program ile bir firma azami 2,5 milyon TL kredi
kullanabilecek.
Vergi Borçlarında Teminatsız Tecil
Limiti Artırıldı
Cumhurbaşkanı
kararıyla vergi borçlarında teminatsız tecil yapılabilecek üst limit 50 bin
liradan 250 bin liraya çıkarıldı. Bu tutarın üzerindeki borçlar için ise 250
bin lirayı aşan kısmın yarısı kadar teminat gösterilmesi gerekecek.
Karar, KOBİ’ler başta olmak üzere nakit akışı kısıtlı
işletmelerin kamu borçlarını daha rahat yapılandırmasına katkı sağlayabilir.
Türkiye’nin
İlk İklim Kanunu
TBMM
tarafından kabul edilen ve 9 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 7552 sayılı İklim Kanunu, Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon
hedefini yasal temele oturtan ilk düzenleme oldu.
İklim
Kanunu, Türkiye'nin Paris Anlaşması kapsamındaki taahhütleriyle uyumlu bir
çerçeve sunarken, sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine
uyum, çevresel risklerin yönetimi ve yeşil finansman gibi konularda kapsamlı
düzenlemeler içeriyor.
Kanunun en dikkat çekici unsurlarından biri ise emisyon ticaret
sistemi (ETS) için yasal altyapının oluşturulmuş olması.
Bu sistemle birlikte karbon salımı yapan işletmelerin belli kotalar üzerinden
ticarete tabi tutulması ve karbon fiyatlamasının ekonomik araç olarak
kullanılması planlanıyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin Karbon Sınır Ayarlama
Mekanizması (CBAM) ile uyum sürecinde olan ihracatçı
firmaları için bu sistem hayati önemde olacak. Öte yandan, yeşil
tahviller, iklim sigortaları, yeşil sınıflandırma ve kamu yatırımlarının
çevresel etki kriterleriyle uyumlu hale getirilmesi gibi araçlarla yeşil
finansman altyapısı da destekleniyor.
Kanunun
bazı eleştirilere açık alanları da bulunuyor. En
dikkat çeken eksikliklerden biri, 2053
hedefi gibi uzun vadeli bir vizyon belirlenmiş olmasına rağmen, ara hedeflerin ve yıllık azaltım takvimlerinin henüz
netleştirilmemiş olması. Bu durum, uygulama süreçlerinin
ölçülebilirliğini ve hesap verilebilirliğini zayıflatabilir. Ayrıca, sanayi
kuruluşlarının ETS’ye entegrasyonu ve özel sektörün yükümlülüklerinin nasıl
belirleneceği de zamanla açıklığa kavuşması gereken bir alan olarak duruyor.
ABD-Çin Tarifeleri 90 Gün Donduruldu
ABD
ve Çin arasında devam eden ticaret savaşlarında geçici bir uzlaşı sağlandı. Her
iki taraf da karşılıklı olarak uygulanan tarifeleri 90 gün süreyle dondurma
kararı aldı. Bu kararın özellikle teknoloji ve tarım ürünleri gibi sektörlerde
etkili olması bekleniyor.
ABD-Çin arasındaki ticaret geriliminin yumuşaması, küresel
tedarik zincirlerinin normalleşmesini destekleyebilir. Türkiye açısından bu
durum, ihracat pazarlarında fiyat rekabeti baskısını azaltabilir. Ayrıca,
navlun ve emtia fiyatlarında oynaklıkların azalması, sanayi üretimi üzerinde
olumlu etki yaratabilir.
Bu
gelişme kısa vadede pozitif bir sinyal olsa da, 90 günlük sürenin ardından
nasıl bir strateji izleneceği belirsizliğini koruyor. Türkiye’nin bu süreçte
ihracat odaklı sektörlerini koruma ve pazar çeşitlendirmesi stratejilerini
gözden geçirmesi faydalı olacaktır.
PKK’nın
Silah Bırakma Kararı
Cumhurbaşkanı
Erdoğan yaptığı açıklamada, PKK’nın silah bırakma kararını bir merasimle
uygulamaya koyduğunu belirtti. Ayrıca, bu sürecin yasal altyapısının
şekillendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir komisyon
kurulacağını duyurdu.
Bu
açıklama, Türkiye’nin hem iç güvenlik hem de dış politika önceliklerini yeniden
yapılandırdığı bir dönemde geldi. Uluslararası düzlemde, ABD ve AB’nin bölgesel
istikrarı önceleyen tutumları ve özellikle PKK’nın Suriye yapılanması (YPG)
üzerindeki baskılar, örgütü stratejik bir yön
değişikliğine zorlamış olabilir.
Erdoğan’ın
TBMM’de komisyon kurulacağını duyurması, bu sürecin sadece bir siyasi söylemle
değil, kurumsal ve hukuki düzlemde de ilerletileceğini gösteriyor. Ancak geçmiş
çözüm süreçlerinden edinilen deneyimler, bu tür girişimlerin yalnızca siyasi
irade ile değil, toplumun tüm kesimlerinin desteğiyle sürdürülebileceğini
ortaya koymuştur.
Kamuoyunun
gelişmeye yönelik tepkileri oldukça çeşitlidir. Bazı kesimler süreci barışa
yönelik umut verici bir adım olarak görürken, bazıları ise bu açıklamaları
şüpheyle karşılamaktadır. Bu nedenle, sürecin şeffaf ve kapsayıcı şekilde
yürütülmesi, toplumsal kutuplaşmayı engellemek açısından önem taşımaktadır.
Sürecin kalıcılığı açısından, PKK’nın Suriye ve Irak’taki
uzantıları ile Türkiye’nin sınır ötesi güvenlik politikaları arasındaki denge
kritik olacaktır. Aynı zamanda İran, Rusya ve ABD gibi bölgesel aktörlerin
pozisyonları da gelişmelerin seyrini etkileyebilecek dış faktörler arasında yer
almaktadır.
Eğer
süreç başarılı bir şekilde ilerlerse, Türkiye’nin iç güvenlik harcamalarında
ciddi bir azalma sağlanabilir ve bu durum bütçe dengesi üzerinde olumlu bir
etki yaratabilir. Aynı zamanda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yatırım, turizm ve bölgesel kalkınma açısından yeni fırsatlar doğabilir. Öte
yandan, sürecin başarısızlığa uğraması hâlinde, önceki dönemlere kıyasla daha
derin bir güven krizi yaşanma riski bulunmaktadır. Olası
bir kriz sonucunda ekonomide ani ve yüksek volatilite oluşabilir.
Yapay Zekâda Küresel Dönüşüm Uyarısı
Nvidia
CEO’su Jenson Huang, yapay zekânın tüm sektörleri dönüştürdüğünü, bu
teknolojiyi kullanmayanların rekabet gücünü kaybedeceğini açıkladı. Huang
ayrıca, bu dönüşümün sürdürülebilir olması için yapay zekâ fabrikalarının
gerekliliğine vurgu yaptı.
Yapay zekâdaki bu dönüşümle, teknolojiyi benimseyemeyen
işletmelerin uluslararası rekabette geride kalma riski artmaktadır.
Avustralya’da Dünya Tarihinin En
Büyük Demir Cevheri Keşfi
Avustralya’da yapılan jeolojik çalışmalar sonucunda bugüne kadarki en büyük demir cevheri rezervi keşfedildi. Yaklaşık 6 trilyon dolar değerindeki bu rezervin dünya çelik üretim dengelerini değiştirme potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor.
Sorumluluk
Reddi Beyanı
Bu
bülten, genel bilgi amaçlı hazırlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacı
taşımaktadır. İçerikteki bilgiler, herhangi bir yatırım, ticaret veya karar
alma sürecine doğrudan rehberlik etme amacı taşımamaktadır. Tüm okuyucular,
belirtilen konulara dair kararlarını vermeden önce bağımsız araştırma yapmalı
veya profesyonel danışmanlık hizmeti almalıdır. Bu bültende yer alan yorumlar
ve değerlendirmeler, editörlerin kişisel görüşlerini yansıtmakta olup, herhangi
bir kurum veya kuruluşun resmi görüşlerini temsil etmemektedir. Quartz A&C,
içerikteki herhangi bir hata veya eksiklikten dolayı sorumluluk kabul etmez.