AYLIK BÜLTEN - 2025 EYLÜL
EKONOMİ GÜNDEMİ
Türkiye
Eylül Ayı Enflasyonu ve Faiz İndirim Süreci
Eylül
ayı enflasyon rakamı %3,23 ile beklentilerin
(%2,6) belirgin şekilde üzerinde gerçekleşti. Yıllık bazda %33,29 olarak açıklanan enflasyon, uzun süredir
devam eden düşüş eğiliminin ardından ikinci kez beklentilerin
üzerinde kalmıştır. Bu tablo, enflasyonun yeniden yükseliş sürecine
girebileceği yönündeki endişeleri artırmaktadır. Ayrıca alternatif enflasyon
hesaplamaları (İTO, ENAG vb.) ile TÜİK verileri arasındaki farkın yeniden
açılmaya başlaması, kamuoyundaki güven algısını
zedeleyen unsurlar arasında yer almaktadır.
Yaklaşık
iki yıldır süregelen sıkı para politikasının istenen sonuçları verememesi,
piyasa oyuncularının ileriye dönük beklentilerinin de bozulmasına neden
olmaktadır. Bununla birlikte, belirli piyasa aktörlerinin politika değişikliği
talebiyle ekonomi yönetimi üzerinde baskı kurmaya başladığı görülmektedir. Bu
baskının sonuç vermesi halinde ekonomi
politikasında majör bir yön değişikliği olasılığı gündeme gelebilir.
Kanaatimizce,
sıkı para politikasının beklenen sonucu vermemesinin temel nedeni, uygulamanın
yalnızca yüksek faiz odağına indirgenmiş olmasıdır.
Kamu mali disiplini, para arzının daraltılması gibi politikanın diğer
tamamlayıcı unsurları göz ardı edilmiştir. Bu bağlamda, para politikasının
etkili olabilmesi için sıkılaşmanın tüm
bileşenleriyle uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.
Sürece
ilişkin en büyük risk ise, ekonomi yönetiminin enflasyonu
ikinci plana alarak politikalarını revize etmesidir. Böyle bir
senaryoda, yeniden negatif reel faiz ve yüksek
enflasyon dönemine girilmesi kaçınılmaz olacaktır.
TCMB
Faiz Politikası
Son
açıklanan enflasyon verisi, TCMB’nin faiz indirimi
yapabileceği alanı daraltmıştır. Önceki raporlarımızda da vurguladığımız
üzere, “carry trade” temelli programın pozitif faiz marjını azaltması önemli
riskler doğurmakta; bu nedenle faiz indirimlerinin hızlı ilerlememesi ve pozitif reel faizin korunması gerekmektedir.
Yeni
enflasyon verisiyle birlikte pozitif reel faiz alanının daralması, TCMB’nin
manevra alanını kısıtlamaktadır. Bu nedenle faiz indirim sürecinin daha da temkinli ve yavaş ilerlemesi gerektiğini
düşünüyoruz. Nitekim TCMB Başkanı Fatih Karahan da yaptığı açıklamalarda sıkı
para politikasının devam etmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Buna
karşın, faiz indirimlerinin hız kesmeden devam etmesi riski hâlen mevcuttur. Bu
durum kısa vadede üretim kesimi açısından olumlu görünse de döviz kuru atakları, stok maliyetlerinde ani yükselişler
ve kurumsal planlama zorlukları gibi ciddi riskleri beraberinde
getirebilir.
Tavsiyemiz,
Ekim 2025 TCMB toplantısının yakından izlenmesi ve
olası beklenti üzeri faiz indirimleri halinde yukarıda değindiğimiz risklere
karşı hazırlık yapılması yönündedir. Bu bağlamda özellikle stok maliyet yönetimi ve kur risklerine karşı koruma
mekanizmaları kritik öneme sahiptir.
Döviz
Kurları
Döviz
kurları uzun süredir içinde bulundukları yükselen
trendi korumaktadır. Mevcut politikalar devam ettiği sürece bu trendin,
düşük ivmeli de olsa, yukarı yönlü seyrini
sürdürmesi beklenmektedir.
Ancak,
yukarıda bahsedilen risklerin gerçekleşmesi durumunda ani
kur ataklarının yaşanma olasılığı artacaktır. Bu nedenle dövizdeki
volatilitenin yükseldiği bu dönemde, ekonomi politikasının yakından izlenmesi
ve döviz pozisyonlarına karşı koruma
stratejilerinin devreye alınması önem arz etmektedir.
İşsizlik
Oranındaki Yükseliş
Eylül
ayında işsizlik oranı %8,5’e yükselmiştir.
Geniş tanımlı işsizlik oranı ise %29,7 olarak
kaydedilmiştir. Yüksek faiz ortamı ve artan enflasyonla birlikte işsizlik
oranlarındaki bu sistematik artış, ekonomik yapıda yapısal
sorunların varlığına işaret etmektedir.
Yüksek
işsizlik, ücret artış hızını baskılıyor gibi görünse de; bu durumun ardında
yatan sosyolojik ve ekonomik dinamikler,
şirketler açısından özgün bir işgücü yönetimi sorununa dönüşmektedir. Bu
nedenle kısa vadede çözüm beklenmemekte olup, firmalara çalışan bağlılığı, yetenek yedekleme ve insan kaynağı
sürdürülebilirliği stratejilerine öncelik vermeleri tavsiye
edilmektedir.
FED
Faiz Politikası
ABD’de
artan işsizlik oranlarının da etkisiyle FED Eylül
ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirmiştir. Ekim ayına
gelindiğinde ise hükümetin kapanma riski, özel sektör istihdam verilerinin
zayıf gelmesi gibi nedenlerle FED üzerindeki faiz
indirimi baskısı artmıştır.
Önceki
raporlarımızla paralel şekilde, FED’in bu yıl içinde iki
faiz indirimi daha gerçekleştirmesi beklenmektedir. Bu durum, Dolar Endeksinde zayıflamaya ve küresel
piyasalarda dolar arzının artmasına yol
açabilir. Orta vadede bu gelişmenin başta emtia
fiyatları olmak üzere, üretim maliyetleri üzerinde
yukarı yönlü baskı oluşturması muhtemeldir.
Bununla
birlikte, Trump yönetiminin ekonomi ve dış politika
yaklaşımı öngörülemez nitelikte riskler barındırmaktadır. Bu nedenle
uzun vadeli projeksiyonların bu dönemde yüksek hata riski taşıdığını
değerlendiriyoruz. Tavsiyemiz, ABD politikalarının daha yakından izlenmesi ve
bu gelişmelere karşı çevik bir yönetim yapısının
tesis edilmesidir.
Bölgesel
Riskler
Türkiye’nin
yakın çevresinde jeopolitik risklerin yoğunlaştığı bir dönemden geçilmektedir.
Suriye’deki Colani yönetiminin Kürt gruplarla
uzlaşamama riski, İsrail–Filistin hattında (özellikle Hamas üzerinden) barış sürecinin tıkanma olasılığı, İran’ın yeniden
tehdit unsuru olarak algılanması ve olası ABD–İsrail–İran gerilimi gibi senaryolar hâlen
yüksek risk taşımaktadır.
Bu
senaryolar Türkiye’nin sınır güvenliği ve dış politika dengeleri üzerinde doğrudan etkili
olabileceğinden, ülke ekonomisi üzerinde de yansımaları kaçınılmazdır. Bu
nedenle söz konusu risklerin gerçekleşmesi, Türkiye ekonomisinde büyüme ivmesinin yavaşlamasına ve korumacı politikaların
yeniden gündeme gelmesine neden olabilir.
Quartz
olarak, bölgesel risklerin dikkatle izlenmesini ve bu bölgelerle yapılan
ticaretin alternatif pazarlar üzerinden
çeşitlendirilmesini tavsiye etmekteyiz.
EKOPOLİTİK GÜNDEM
Türkiye
2026–2028 Orta Vadeli Program
2026–2028
dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Programda temel makroekonomik hedefler, büyüme tahminleri, kamu
maliyesi dengesi, istihdam artışı ve enflasyonla mücadeleye yönelik politikalar
yer aldı. OVP ile kamu yatırımlarında önceliklendirme, üretken alanlara
yönelme ve dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi vurgulandı. Programın
öngördüğü bütçe disiplini ve cari denge hedeflerinin, kredi notu ajanslarının
Türkiye’ye yönelik değerlendirmelerinde belirleyici olması beklenmektedir. Mali disiplinin korunması, dezenflasyon sürecinin
kalıcılığı ve dış kaynak girişlerinin sürekliliği bu süreçte kritik izleme
başlıkları olacaktır.
Fitch
ve EBRD'den Türkiye İçin Büyüme Revizyonları
Fitch
Ratings, Türkiye’nin 2025 yılı büyüme beklentisini %2,9’dan
%3,5’e yükseltti. Ayrıca 2026 için %3,5 ve
2027 için %4,2’lik bir büyüme öngörüsünde bulundu. Benzer şekilde Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye'nin 2025
büyüme tahminini %3,5’e çıkararak revize etti.
Pozitif
revizyonlar, Türkiye’nin küresel finansal sistemle entegrasyonu açısından
önemli bir güven işareti sunsa da bu iyileşmelerin sürekliliği yapısal
reformlara ve politik istikrara bağlıdır.
Erdoğan–Trump
Görüşmesi
25
Eylül 2025’te Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında Beyaz
Saray’da yaklaşık 2 saat 20 dakika süren bir görüşme gerçekleşti. Görüşmede ticaret, savunma sanayi, enerji, Gazze barış planı,
Suriye’deki gelişmeler, CAATSA yaptırımları ve F-35/F-16 programları gibi
başlıklar gündemdeydi. Her iki liderin “eski dostluk” vurgusu yaptığı
görüşme sonrası, taraflardan dostane açıklamalar geldi.
Görüşme
sonrasında kamuoyuna yansıyan ve Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren gelişmelerden
bazıları şunlardır:
Ek
Vergi Kararının Kaldırılması: Türkiye, görüşme
öncesinde iyi niyet göstergesi olarak ABD menşeli
bazı ürünlere 2018’den beri uygulanan %100’e varan ek gümrük vergilerini
kaldırdı. Bu ürünler arasında binek otomobiller, kozmetik ürünler,
plastik eşyalar ve yaprak tütünü gibi 22 kalem yer alıyordu. Bu vergi indirimi,
ABD tarafında iyi niyet göstergesi olarak görülse de Türkiye açısından somut
kazanımlara dönüşüp dönüşmeyeceği belirsizliğini koruyor.
Boeing
Anlaşması: THY, 2029–2034 arasında 75
adeti opsiyon olmak üzere 225 adet Boeing uçağı almayı taahhüt etti.
Konuyla ilgili THY tarafından KAP’a bildirim yapıldı.
Enerji
ve Nükleer İş Birliği: Türkiye ile ABD arasında stratejik
sivil nükleer enerji iş birliği alanında bir Mutabakat Zaptı imzalandı.
Mercuria
ile yapılan anlaşma, 2026-2045 arasını kapsayacak şekilde 20 yıllık bir dönemi
içermektedir. Bu süre zarfında, önümüzdeki 20 yıl
boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp (bcm) doğal gaz eşdeğeri LNG
tedariği yapılacağı görülmektedir.
Mercuria
anlaşmasının yanı sıra, Woodside Energy ile de uzun dönemli LNG ön anlaşması
imzalanmasıyla 2030’dan itibaren 9 yıl süreyle
yaklaşık 5,8 milyar metreküp LNG BOTAŞ’a tedarik edilecek.
Savunma
Programları: Türkiye'nin F-16 tedariki ve
modernizasyon süreciyle F-35 programına yeniden dahil olma talebi masaya
yatırıldı. Trump’ın CAATSA yaptırımlarının kaldırılabileceğine dair olumlu
yaklaşımı dikkat çekti. Ancak bu tür yaptırımların
kaldırılması için ABD Kongresi'nin onayı gerekiyor.
TOBB
Nefes Kredisi Yeniden Başladı
TOBB
tarafından “Nefes Kredisi” uygulaması yeniden devreye alındı. Program ile bir
firma azami 1,5 milyon TL kredi
kullanabilecek. Krediler, 6 ay anapara ödemesiz
şekilde azami 36 ay vadeli olacak. Başvurular 2 Ekim itibari ile
başladı.
Vade
miktarlarına göre değişen %32-33 faiz oranları önemli
bir refinansman avantajı sağladığından kredinin değerlendirilmesinin faydalı
olacağı kanaatindeyiz.
AB
ve STA Dışı Ülkelerden Otomobil İthalatına Ek Vergi
Ticaret
Bakanlığı, AB ve Serbest Ticaret Anlaşması kapsamı dışındaki ülkelerden ithal
edilecek binek otomobillere %25–30 oranında veya
araç başına 6000–8500 USD arasında ek vergi uygulanacağını açıkladı.
Konvansiyonel, hibrit ve elektrikli araçlar dahil tüm segmentleri kapsayan düzenleme yayımı tarihini takip eden 60. gün yürürlüğe
girecek.
ABD Hükümeti Kapanışı
1
Ekim 2025 günü saat 00:01 itibarıyla, Kongre’nin bütçe tasarısını onayamaması
sonucunda ABD federal hükümeti fiilen kapanmış
durumda. Bazı temel hizmetler (askeri işler, sağlık sigortaları, posta
hizmetleri gibi) devam ederken, kamu kurumlarının büyük kısmı geçici personel
iznine çıkarıldı.
ABD’nin
hükümet kapanması, ekonomik veri akışında
gecikmelere, yatırım kararlarında ertelemelere ve uluslararası ticarette
dalgalanmalara yol açabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler
için bu süreç, küresel belirsizliklerin derinleştiği bir dönemde ilave
kırılganlık yaratma potansiyeli taşıyor.
ABD hükümeti kapanışının birkaç gün süreceği beklense de
bu durum küresel kapital hareketlerinde kısa süreli kaymalar yaratabilir.
Kapanmanın uzun sürmesi halinde politik risk algısı artacak ve ABD-Türkiye
eksenindeki ticari ve diplomatik projelerde gecikmeler yaşanabilecektir.
Trump’tan
Gazze Barış Planı
Trump
yönetimi, Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik 20
maddelik kapsamlı bir barış planı açıkladı. Plan; Hamas’ın silahsızlanması, Gazze’nin kontrolünün teknokrat
bir yönetime devredilmesi ve bölgenin yeniden inşası gibi kritik başlıklar içeriyor.
Türkiye,
Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır dışişleri
bakanları, ortak bir açıklamayla Trump’ın çabasını memnuniyetle
karşıladıklarını ve barış sürecine destek verdiklerini ilan etti.
Hamas, ateşkes, rehine değişimi, insani yardım girişleri gibi maddelerde “temel unsur kabulü” yönünde yaklaşım sergilerken diğer maddeler için daha geniş bir ulusal tutum ve uluslararası hukuki çerçeve arayışında.
Sorumluluk
Reddi Beyanı
Bu
bülten, genel bilgi amaçlı hazırlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacı
taşımaktadır. İçerikteki bilgiler, herhangi bir yatırım, ticaret veya karar
alma sürecine doğrudan rehberlik etme amacı taşımamaktadır. Tüm okuyucular,
belirtilen konulara dair kararlarını vermeden önce bağımsız araştırma yapmalı
veya profesyonel danışmanlık hizmeti almalıdır. Bu bültende yer alan yorumlar
ve değerlendirmeler, editörlerin kişisel görüşlerini yansıtmakta olup, herhangi
bir kurum veya kuruluşun resmi görüşlerini temsil etmemektedir. Quartz A&C,
içerikteki herhangi bir hata veya eksiklikten dolayı sorumluluk kabul etmez.