Loading
Quartz A&C
Quartz A&C
  • 06.10.2025 11:53
  • Bültenler

AYLIK BÜLTEN - 2025 EYLÜL

EKONOMİ GÜNDEMİ

Türkiye Eylül Ayı Enflasyonu ve Faiz İndirim Süreci

Eylül ayı enflasyon rakamı %3,23 ile beklentilerin (%2,6) belirgin şekilde üzerinde gerçekleşti. Yıllık bazda %33,29 olarak açıklanan enflasyon, uzun süredir devam eden düşüş eğiliminin ardından ikinci kez beklentilerin üzerinde kalmıştır. Bu tablo, enflasyonun yeniden yükseliş sürecine girebileceği yönündeki endişeleri artırmaktadır. Ayrıca alternatif enflasyon hesaplamaları (İTO, ENAG vb.) ile TÜİK verileri arasındaki farkın yeniden açılmaya başlaması, kamuoyundaki güven algısını zedeleyen unsurlar arasında yer almaktadır.

Yaklaşık iki yıldır süregelen sıkı para politikasının istenen sonuçları verememesi, piyasa oyuncularının ileriye dönük beklentilerinin de bozulmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte, belirli piyasa aktörlerinin politika değişikliği talebiyle ekonomi yönetimi üzerinde baskı kurmaya başladığı görülmektedir. Bu baskının sonuç vermesi halinde ekonomi politikasında majör bir yön değişikliği olasılığı gündeme gelebilir.

Kanaatimizce, sıkı para politikasının beklenen sonucu vermemesinin temel nedeni, uygulamanın yalnızca yüksek faiz odağına indirgenmiş olmasıdır. Kamu mali disiplini, para arzının daraltılması gibi politikanın diğer tamamlayıcı unsurları göz ardı edilmiştir. Bu bağlamda, para politikasının etkili olabilmesi için sıkılaşmanın tüm bileşenleriyle uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

Sürece ilişkin en büyük risk ise, ekonomi yönetiminin enflasyonu ikinci plana alarak politikalarını revize etmesidir. Böyle bir senaryoda, yeniden negatif reel faiz ve yüksek enflasyon dönemine girilmesi kaçınılmaz olacaktır.

 

TCMB Faiz Politikası

Son açıklanan enflasyon verisi, TCMB’nin faiz indirimi yapabileceği alanı daraltmıştır. Önceki raporlarımızda da vurguladığımız üzere, “carry trade” temelli programın pozitif faiz marjını azaltması önemli riskler doğurmakta; bu nedenle faiz indirimlerinin hızlı ilerlememesi ve pozitif reel faizin korunması gerekmektedir.

Yeni enflasyon verisiyle birlikte pozitif reel faiz alanının daralması, TCMB’nin manevra alanını kısıtlamaktadır. Bu nedenle faiz indirim sürecinin daha da temkinli ve yavaş ilerlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim TCMB Başkanı Fatih Karahan da yaptığı açıklamalarda sıkı para politikasının devam etmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Buna karşın, faiz indirimlerinin hız kesmeden devam etmesi riski hâlen mevcuttur. Bu durum kısa vadede üretim kesimi açısından olumlu görünse de döviz kuru atakları, stok maliyetlerinde ani yükselişler ve kurumsal planlama zorlukları gibi ciddi riskleri beraberinde getirebilir.

Tavsiyemiz, Ekim 2025 TCMB toplantısının yakından izlenmesi ve olası beklenti üzeri faiz indirimleri halinde yukarıda değindiğimiz risklere karşı hazırlık yapılması yönündedir. Bu bağlamda özellikle stok maliyet yönetimi ve kur risklerine karşı koruma mekanizmaları kritik öneme sahiptir.

 

Döviz Kurları

Döviz kurları uzun süredir içinde bulundukları yükselen trendi korumaktadır. Mevcut politikalar devam ettiği sürece bu trendin, düşük ivmeli de olsa, yukarı yönlü seyrini sürdürmesi beklenmektedir.

Ancak, yukarıda bahsedilen risklerin gerçekleşmesi durumunda ani kur ataklarının yaşanma olasılığı artacaktır. Bu nedenle dövizdeki volatilitenin yükseldiği bu dönemde, ekonomi politikasının yakından izlenmesi ve döviz pozisyonlarına karşı koruma stratejilerinin devreye alınması önem arz etmektedir.

 

İşsizlik Oranındaki Yükseliş

Eylül ayında işsizlik oranı %8,5’e yükselmiştir. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise %29,7 olarak kaydedilmiştir. Yüksek faiz ortamı ve artan enflasyonla birlikte işsizlik oranlarındaki bu sistematik artış, ekonomik yapıda yapısal sorunların varlığına işaret etmektedir.

Yüksek işsizlik, ücret artış hızını baskılıyor gibi görünse de; bu durumun ardında yatan sosyolojik ve ekonomik dinamikler, şirketler açısından özgün bir işgücü yönetimi sorununa dönüşmektedir. Bu nedenle kısa vadede çözüm beklenmemekte olup, firmalara çalışan bağlılığı, yetenek yedekleme ve insan kaynağı sürdürülebilirliği stratejilerine öncelik vermeleri tavsiye edilmektedir.

 

FED Faiz Politikası

ABD’de artan işsizlik oranlarının da etkisiyle FED Eylül ayında 25 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirmiştir. Ekim ayına gelindiğinde ise hükümetin kapanma riski, özel sektör istihdam verilerinin zayıf gelmesi gibi nedenlerle FED üzerindeki faiz indirimi baskısı artmıştır.

Önceki raporlarımızla paralel şekilde, FED’in bu yıl içinde iki faiz indirimi daha gerçekleştirmesi beklenmektedir. Bu durum, Dolar Endeksinde zayıflamaya ve küresel piyasalarda dolar arzının artmasına yol açabilir. Orta vadede bu gelişmenin başta emtia fiyatları olmak üzere, üretim maliyetleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturması muhtemeldir.

Bununla birlikte, Trump yönetiminin ekonomi ve dış politika yaklaşımı öngörülemez nitelikte riskler barındırmaktadır. Bu nedenle uzun vadeli projeksiyonların bu dönemde yüksek hata riski taşıdığını değerlendiriyoruz. Tavsiyemiz, ABD politikalarının daha yakından izlenmesi ve bu gelişmelere karşı çevik bir yönetim yapısının tesis edilmesidir.

    

Bölgesel Riskler

Türkiye’nin yakın çevresinde jeopolitik risklerin yoğunlaştığı bir dönemden geçilmektedir.
Suriye’deki Colani yönetiminin Kürt gruplarla uzlaşamama riski, İsrail–Filistin hattında (özellikle Hamas üzerinden) barış sürecinin tıkanma olasılığı, İran’ın yeniden tehdit unsuru olarak algılanması ve olası ABD–İsrail–İran gerilimi gibi senaryolar hâlen yüksek risk taşımaktadır.

Bu senaryolar Türkiye’nin sınır güvenliği ve dış politika dengeleri üzerinde doğrudan etkili olabileceğinden, ülke ekonomisi üzerinde de yansımaları kaçınılmazdır. Bu nedenle söz konusu risklerin gerçekleşmesi, Türkiye ekonomisinde büyüme ivmesinin yavaşlamasına ve korumacı politikaların yeniden gündeme gelmesine neden olabilir.

Quartz olarak, bölgesel risklerin dikkatle izlenmesini ve bu bölgelerle yapılan ticaretin alternatif pazarlar üzerinden çeşitlendirilmesini tavsiye etmekteyiz.

 

EKOPOLİTİK GÜNDEM

Türkiye 2026–2028 Orta Vadeli Program

2026–2028 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Programda temel makroekonomik hedefler, büyüme tahminleri, kamu maliyesi dengesi, istihdam artışı ve enflasyonla mücadeleye yönelik politikalar yer aldı. OVP ile kamu yatırımlarında önceliklendirme, üretken alanlara yönelme ve dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi vurgulandı. Programın öngördüğü bütçe disiplini ve cari denge hedeflerinin, kredi notu ajanslarının Türkiye’ye yönelik değerlendirmelerinde belirleyici olması beklenmektedir. Mali disiplinin korunması, dezenflasyon sürecinin kalıcılığı ve dış kaynak girişlerinin sürekliliği bu süreçte kritik izleme başlıkları olacaktır.

 

Fitch ve EBRD'den Türkiye İçin Büyüme Revizyonları

Fitch Ratings, Türkiye’nin 2025 yılı büyüme beklentisini %2,9’dan %3,5’e yükseltti. Ayrıca 2026 için %3,5 ve 2027 için %4,2’lik bir büyüme öngörüsünde bulundu. Benzer şekilde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye'nin 2025 büyüme tahminini %3,5’e çıkararak revize etti.

Pozitif revizyonlar, Türkiye’nin küresel finansal sistemle entegrasyonu açısından önemli bir güven işareti sunsa da bu iyileşmelerin sürekliliği yapısal reformlara ve politik istikrara bağlıdır.

 

Erdoğan–Trump Görüşmesi

25 Eylül 2025’te Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında Beyaz Saray’da yaklaşık 2 saat 20 dakika süren bir görüşme gerçekleşti. Görüşmede ticaret, savunma sanayi, enerji, Gazze barış planı, Suriye’deki gelişmeler, CAATSA yaptırımları ve F-35/F-16 programları gibi başlıklar gündemdeydi. Her iki liderin “eski dostluk” vurgusu yaptığı görüşme sonrası, taraflardan dostane açıklamalar geldi.

Görüşme sonrasında kamuoyuna yansıyan ve Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren gelişmelerden bazıları şunlardır:

Ek Vergi Kararının Kaldırılması: Türkiye, görüşme öncesinde iyi niyet göstergesi olarak ABD menşeli bazı ürünlere 2018’den beri uygulanan %100’e varan ek gümrük vergilerini kaldırdı. Bu ürünler arasında binek otomobiller, kozmetik ürünler, plastik eşyalar ve yaprak tütünü gibi 22 kalem yer alıyordu. Bu vergi indirimi, ABD tarafında iyi niyet göstergesi olarak görülse de Türkiye açısından somut kazanımlara dönüşüp dönüşmeyeceği belirsizliğini koruyor.

Boeing Anlaşması: THY, 2029–2034 arasında 75 adeti opsiyon olmak üzere 225 adet Boeing uçağı almayı taahhüt etti. Konuyla ilgili THY tarafından KAP’a bildirim yapıldı.

Enerji ve Nükleer İş Birliği: Türkiye ile ABD arasında stratejik sivil nükleer enerji iş birliği alanında bir Mutabakat Zaptı imzalandı.

Mercuria ile yapılan anlaşma, 2026-2045 arasını kapsayacak şekilde 20 yıllık bir dönemi içermektedir. Bu süre zarfında, önümüzdeki 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp (bcm) doğal gaz eşdeğeri LNG tedariği yapılacağı görülmektedir.

Mercuria anlaşmasının yanı sıra, Woodside Energy ile de uzun dönemli LNG ön anlaşması imzalanmasıyla 2030’dan itibaren 9 yıl süreyle yaklaşık 5,8 milyar metreküp LNG BOTAŞ’a tedarik edilecek.

Savunma Programları: Türkiye'nin F-16 tedariki ve modernizasyon süreciyle F-35 programına yeniden dahil olma talebi masaya yatırıldı. Trump’ın CAATSA yaptırımlarının kaldırılabileceğine dair olumlu yaklaşımı dikkat çekti. Ancak bu tür yaptırımların kaldırılması için ABD Kongresi'nin onayı gerekiyor.

 

TOBB Nefes Kredisi Yeniden Başladı

TOBB tarafından “Nefes Kredisi” uygulaması yeniden devreye alındı. Program ile bir firma azami 1,5 milyon TL kredi kullanabilecek. Krediler, 6 ay anapara ödemesiz şekilde azami 36 ay vadeli olacak. Başvurular 2 Ekim itibari ile başladı.

Vade miktarlarına göre değişen %32-33 faiz oranları önemli bir refinansman avantajı sağladığından kredinin değerlendirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

 

AB ve STA Dışı Ülkelerden Otomobil İthalatına Ek Vergi

Ticaret Bakanlığı, AB ve Serbest Ticaret Anlaşması kapsamı dışındaki ülkelerden ithal edilecek binek otomobillere %25–30 oranında veya araç başına 6000–8500 USD arasında ek vergi uygulanacağını açıkladı. Konvansiyonel, hibrit ve elektrikli araçlar dahil tüm segmentleri kapsayan düzenleme yayımı tarihini takip eden 60. gün yürürlüğe girecek.

 

ABD Hükümeti Kapanışı

1 Ekim 2025 günü saat 00:01 itibarıyla, Kongre’nin bütçe tasarısını onayamaması sonucunda ABD federal hükümeti fiilen kapanmış durumda. Bazı temel hizmetler (askeri işler, sağlık sigortaları, posta hizmetleri gibi) devam ederken, kamu kurumlarının büyük kısmı geçici personel iznine çıkarıldı.

ABD’nin hükümet kapanması, ekonomik veri akışında gecikmelere, yatırım kararlarında ertelemelere ve uluslararası ticarette dalgalanmalara yol açabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için bu süreç, küresel belirsizliklerin derinleştiği bir dönemde ilave kırılganlık yaratma potansiyeli taşıyor.

ABD hükümeti kapanışının birkaç gün süreceği beklense de bu durum küresel kapital hareketlerinde kısa süreli kaymalar yaratabilir. Kapanmanın uzun sürmesi halinde politik risk algısı artacak ve ABD-Türkiye eksenindeki ticari ve diplomatik projelerde gecikmeler yaşanabilecektir.

 

Trump’tan Gazze Barış Planı

Trump yönetimi, Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik 20 maddelik kapsamlı bir barış planı açıkladı. Plan; Hamas’ın silahsızlanması, Gazze’nin kontrolünün teknokrat bir yönetime devredilmesi ve bölgenin yeniden inşası gibi kritik başlıklar içeriyor.

Türkiye, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır dışişleri bakanları, ortak bir açıklamayla Trump’ın çabasını memnuniyetle karşıladıklarını ve barış sürecine destek verdiklerini ilan etti.

Hamas, ateşkes, rehine değişimi, insani yardım girişleri gibi maddelerde “temel unsur kabulü” yönünde yaklaşım sergilerken diğer maddeler için daha geniş bir ulusal tutum ve uluslararası hukuki çerçeve arayışında. 




Sorumluluk Reddi Beyanı

Bu bülten, genel bilgi amaçlı hazırlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır. İçerikteki bilgiler, herhangi bir yatırım, ticaret veya karar alma sürecine doğrudan rehberlik etme amacı taşımamaktadır. Tüm okuyucular, belirtilen konulara dair kararlarını vermeden önce bağımsız araştırma yapmalı veya profesyonel danışmanlık hizmeti almalıdır. Bu bültende yer alan yorumlar ve değerlendirmeler, editörlerin kişisel görüşlerini yansıtmakta olup, herhangi bir kurum veya kuruluşun resmi görüşlerini temsil etmemektedir. Quartz A&C, içerikteki herhangi bir hata veya eksiklikten dolayı sorumluluk kabul etmez.