Loading
Quartz A&C
Quartz A&C
  • 05.11.2025 14:53
  • Bültenler

AYLIK BÜLTEN - 2025 EKİM

EKONOMİ GÜNDEMİ

Türkiye Ekim Ayı Enflasyon Verisi

3 Kasım’da açıklanan Ekim ayı TÜFE verisi, aylık %2,55 artışla beklentilerin (%2,83) altında gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyon oranı %33,2 oldu. Genel görünüm itibarıyla, ekonomi yönetiminin yıl sonu enflasyon hedefinin (%25–29) gerçekleşme olasılığını son derece düşük bulmaktayız.

Bununla birlikte, Ekim ayı verisinin beklentilerin altında gelmesi TCMB’nin faiz indirim süreci için manevra alanı kazandığına işaret etmektedir. Ancak, baz etkisinin 2026 ilk çeyreğinden itibaren ortadan kalkmaya başlaması ile birlikte enflasyonda yeniden yukarı yönlü risklerin belirebileceğini öngörmekteyiz. Bu nedenle mevcut veriyi kısa vadeli bir rahatlama olarak değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır.

 

TCMB Faiz Kararı

TCMB, 23 Ekim tarihli toplantısında 100 baz puanlık indirim yaparak politika faizini %39,5 seviyesine çekti.
Eylül ayında beklentilerin oldukça üzerinde gelen enflasyona rağmen indirime devam edilmesi, faiz indirim döngüsünün kesintisiz sürdürüleceği sinyali olarak değerlendirilmektedir.

Ekim verisinin de beklentilerin altında kalması, 11 Aralık toplantısında 250–300 baz puanlık yeni bir indirim olasılığını güçlendirmektedir. Önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin kademeli biçimde devam etmesini ve buna paralel olarak kısa vadede reel faiz marjının daralmasını beklemekteyiz. (Orta vadede ise enflasyondaki baz etkisi nedeniyle reel faizlerin yeniden stabilize olma ihtimali bulunmaktadır.) Bu durum, mevduatlarda çözülmeye neden olabilir. Mudilerin risk algısına bağlı olarak, sermayenin alternatif varlıklara yönelmesi mümkündür.
Belirsizliğin devam etmesi halinde, mevduat çıkışının dövize kayması ve kur üzerinde baskı oluşturması olasıdır.

Tavsiyemiz; faiz indirimlerinin ilk etapta borçların yeniden finansmanı ve kısa vadeli borç yükünün azaltılması amacıyla değerlendirilmesi yönünde olup yeni borçlanmalarda ise ihtiyatlı bir yaklaşımın benimsenmesinin daha faydalı olacağını düşünmekteyiz.

 

Döviz Kurları

Başta USD/TRY olmak üzere majör paritelerdeki düzenli yükseliş trendi devam etmektedir.
TCMB rezerv yapısı, cari denge gelişmeleri ve makroekonomik-siyasi görünüm dikkate alındığında, kur artışının kademeli biçimde sürmesini beklemekteyiz.

TCMB’nin enflasyon hedefi çerçevesinde, 2025 sonuna kadar ani sıçramalar olasılığını düşük görmekle birlikte 2026 yılında aylık ortalama %1,5–2 bandında bir artışın daha olası olduğu kanaatindeyiz.
 
Doğal hedge yapısına sahip olmayan veya yüksek döviz borcu bulunan şirketlerin kredi yapılarını kademeli biçimde TL lehine çeşitlendirmeleri buna ek olarak riskten korunma (hedging) stratejilerini gözden geçirmelerini tavsiye etmekteyiz.

 

Yeniden Değerleme Oranı ve Asgari Ücret Beklentisi

2026 yılı için yeniden değerleme oranı %25,49 olarak belirlenmiştir. Bu oran, önceki yıllara göre dikkat çekici bir gerilemeyi işaret etmektedir.

TCMB’nin 2026 enflasyon beklentisi ve 2025 yılı gerçekleşmeleri göz önüne alındığında, asgari ücrette %25–27 aralığında bir artış beklemekteyiz. Bu durumda işveren maliyetinin 2026’nın ilk yarısında 790–830 USD aralığında seyredeceğini öngörmekteyiz.

Bu seviyeler, özellikle rekabetçi ve ihracata dayalı sektörler için maliyet baskısını artıracaktır. Bu nedenle tavsiyemiz şirketlerin 2026 planlamalarında da verimlilik artışı ve maliyet optimizasyonuna öncelik vermeleri yönündedir.

 

ABD – Çin Ticaret Gerilimi ve ABD Dış Politikası

Ekim ayında ABD–Çin arasında karşılıklı gümrük vergisi hamleleri, küresel piyasalar üzerinde yeniden belirsizlik yaratmıştır. Üç haftalık gerginlik sürecinin ardından, iki ülke bir yıllık geçici bir uzlaşıya varmıştır. Anlaşmanın Kasım’ın ilk haftasında (3 Kasım haftası) imzalanması beklenmektedir. Bununla birlikte, yapısal sorunların önümüzdeki orta–uzun vadede yeniden gündeme geleceğini düşünmekteyiz.

Kamuoyu yoklamalarında onay oranı %37’ye kadar gerileyen Başkan Donald J. Trump’ın,
2026 Kasım’ındaki ara seçimlere kadar kalıcı bir gerginlikten kaçınacağını öngörüyoruz. Ancak Kongre içi dengelerin Trump lehine değişmemesi halinde İran ve Çin’le ilişkilerde yeni gerginliklerin yaşanması yüksek olasılıktır. Ayrıca Başkan Trump’ın ara seçimlerde istediği sonuçları alamayacağından emin olması durumunda bahsettiğimiz gerilimlerin daha da erken yaşanması ihtimali yüksektir. Bu nedenle ABD ara seçimlerine ilişkin beklentilerin takip edilmesi önem arz etmektedir.

Bu tablo, Türkiye’nin 2026–2027 döneminde Ortadoğu politikası açısından kritik bir döneme girebileceğini göstermektedir. Bölgesel ticaret dengeleri ve enerji koridorları açısından jeopolitik risklerin dikkatle izlenmesini ve şirketlerin orta vadeli planlarını bu doğrultuda yapmalarını tavsiye ediyoruz.

 

FED Faiz İndirimi ve Parasal Genişleme Süreci

FED, 29 Ekim toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimi yaparak politika faizini %3,75–4,00 aralığına çekmiştir. Aralık ayında bir indirim daha olasılığı %67 seviyesindedir. ABD hükümetinin yeniden açılmasıyla birlikte bu olasılığın artacağı ve 2025 yılı için öngördüğümüz üç faiz indirimi senaryosunun gerçekleşeceğini düşünmekteyiz.

Faiz kararı sonrasında FED Başkanı Jerome Powell parasal daralmanın Aralık ayında sonlandırılacağını açıklamıştır. ABD bankacılık sektöründe likidite sıkışıklığı yaşanması ve FED’in 31 Ekim’de repo kanalıyla 50 milyar dolarlık müdahalesi 2026’nın ilk çeyreğinde parasal genişleme sürecinin başlayabileceğini düşünmemize neden olmuştur.

FED’in genişlemeye gitmesi, orta–uzun vadede emtia fiyatlarında yükseliş riskini artıracaktır.
Ayrıca bu sürecin, gelişmekte olan ülkelere portföy girişlerini tetiklemesi beklenmektedir.
Bu nedenle 2026 bütçe hazırlıklarında emtia fiyatlarındaki olası artışın ve sermaye akımlarının yön değişiminin dikkate alınması önerilmektedir.

 

EKOPOLİTİK GÜNDEM

Dünya Bankası Türkiye Büyüme Tahminleri Artışı

Dünya Bankası, Türkiye büyüme tahminlerini 2025 için %3,1’den %3,5’e, 2026 için %3,6’den %3,7’ye, 2027 için %4,2’den %4,4’e revize etti.

Yukarı yönlü güncelleme, OVP patikasıyla uyumlu bir görünüm sunarak risk priminde ve sermaye girişleri algısında iyileşmeyi desteklemektedir. Ancak, iç talep dengelenmesi ve dış talepte zayıflık ihtimali büyümenin bileşimi üzerinde baskı yaratabilir.

 

Sanayide Yeni Rota ve 2026 Ödenekleri

Ekim ikinci yarısında açıklanan çerçeveye göre, Sanayinin Geliştirilmesi, Üretim ve Yatırımların Desteklenmesi Programı için 2026 yılında 177,2 milyar TL ödenek planlanmış; imalat sanayi ihracatının 2026’da 266,5 milyar dolara ulaşması hedeflenmiştir. İlgili hedef setinde yüksek teknolojili sanayilerin ihracat payına yönelik kademeli artış patikası da vurgulanmaktadır.

İhracat hedefinin; ara malında esneklik, ürün-portföy karmaşası ve pazar çeşitlendirmesiyle birlikte okunması halinde, katma değer ve karmaşıklık endeksi göstergelerinde iyileşme alanı oluşturacağı değerlendirilmektedir.

Programın etkisinin uygulama kalitesine duyarlı olduğu; TL maliyet oynaklığı, eş-finansman koşulları, nitelikli işgücü arzı ve AB tarafındaki ticaret/menşe rejimi değişkenliği (çelik koruma planları, CBAM verisi, menşe kuralları) gibi dış kısıtların hedeflere ulaşma hızını sınırlayabileceği görülmektedir. Bu çerçevede, özellikle menşe/izlenebilirlik ve emisyon raporlama gerekliliklerinin idari yük doğurması muhtemeldir.

 

HIT 30 Programı

HIT 30 Programı ile yüksek öncelikli teknoloji alanlarında geçerli olmak üzere toplam $30 milyar çerçeve içinde veri merkezi, yapay zeka, kuantum ve endüstriyel robotlar için $4,4 milyar tutarında yeni çağrı açıldığı açıklandı.

Programın ölçekli dijital/üretim altyapılarını tetikleyerek hesaplama kapasitesi, otomasyon verimliliği ve kritik teknolojilerde yerlileşme alanlarında çarpan etkisi yaratması; KOBİ-büyük firma-üniversite üçgeninde konsorsiyum modelini teşvik ederek ekosistem derinliği oluşturması beklenmektedir.

 

OSD: AB Menşe Çalışması Uyarısı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, EU 27 kapsamındaki malzemelerin menşe hesabında dikkate alınması yaklaşımının Türkiye orijinli parçaları AB menşei dışı sayma riski taşıdığını belirtti. Menşe kümülasyonundaki olası değişiklikler otomotiv başta olmak üzere tedarik yapısını yeniden şekillendirebilir, AB’ye ihracatta yerli içerik oranı gereksinimlerini karşılamayı zorlaştırabilir.

BoM/CoO izlenebilirliğinin güçlendirilmesi, AB içi stratejik tedarik ortaklıklarının artırılması ve menşe senaryolarının teklif kurgusuna dahil edilmesinin öncelikli olması gerektiği değerlendirilmektedir.

 

AB Çelikte Yeni Koruma Planı

AB, gümrüksüz çelik ithalatını 18,3 milyon ton ile sınırlandırma ve kota dışı vergi oranlarını %50’ye çıkarma planını açıkladı (2024 kotalarına göre yaklaşık %47 düşüş).

Bu düzenleme, AB pazarında fiyat ve erişim koşullarını sıkılaştırarak menşe ve katma değer kriterlerini daha belirleyici kılmaktadır.

Türkiye menşeinin kümülasyondan dışlanması riski bazı ürünlerde rekabet gücünü zayıflatabilir. Ürün-portföyünün nitelikli hatlara kaydırılması, BoM/CoO (Bill of Material / Certificate of Origin) izlenebilirliğinin dijitalleştirilmesi ve CBAM (Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması) veri-toplama & doğrulama süreçlerinin standardize edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

 

Eskişehir NTE Sahası

Eskişehir sahasında barit/florit dahil 694 milyon ton kaynak ve yaklaşık 12,5 milyon ton NTE oksidi tespit edilmiştir; sahanın dünyada 2. olduğu vurgulanmıştır.

Bu durum yüksek teknoloji tedarik zincirlerinde yerli içerik oranını artırma potansiyeli ortaya çıkarmaktadır. Ancak, işleme/ayırma teknolojisi ve yüksek CAPEX/OPEX gereksinimi finansman ve çevresel onay süreçlerini kritik kılmaktadır.

Pilottan endüstriyel ölçeğe geçişin teknoloji ortaklıkları ve offtake anlaşmalarıyla planlanması ve ESG şeffaflığının yatırımcı standardında yönetilmesinin yerinde olacağını düşünmekteyiz.

 

Gazze’de Ateşkes ve Şarm el-Şeyh Süreci

Ekim ayı içinde İsrail hükümeti esirlerin serbest kalması ve çatışmaların sona ermesine yönelik anlaşma çerçevesini onayladı; akabinde Şarm el-Şeyh’te çok taraflı bir deklarasyon duyuruldu.

Bununla birlikte, Doğu Akdeniz lojistiği ve enerji fiyatlamasındaki jeopolitik risk primi kademeli olarak azalabilir. Ancak, sahadaki ihlal durumlarının ve kırılgan güvenlik durumunun operasyonel riskleri sınırlı olarak canlı tuttuğunu düşünmekteyiz.

 

Kandil Açıklaması: PKK’nin “Geri Çekilme” Duyurusu

Kandil merkezli basın açıklamasında, Türkiye içindeki güçlerin geri çekileceği duyurulmuştur; ancak daha önceki “silah bırakma” haberleriyle çelişen görüntü ve açıklamalar belirsizliği korumaktadır.

Bununla birlikte, sahada teyitli ve sürdürülebilir bir uygulamanın oluşması hâlinde güvenlik risk priminde kademeli bir gerileme ile bölgesel yatırım ve lojistik hatlarında iyileşme görülebilecektir.

Ancak, çekilmenin kapsamı, takvimi ve hukuki çerçevesine ilişkin somut adımlar netleşmeden kalıcı etki öngörmek için erken olduğu kanaatindeyiz.

 

CHP Kurultay Davası

Ekim ayında Ankara 42. Asliye’de görülen kurultay davasının “konusuz kaldığı/aktif husumet yokluğu” gerekçeleriyle reddine hükmedildi.

Bununla birlikte, iç siyasi gündemde belirsizliğin kısmi azalması piyasa algısına sınırlı da olsa destek verebilir.

Ancak, parti içi süreçlerin seyri ve yerel/ulusal gündem dalgalanmaları başlık üzerinde oynaklık yaratabilir.

 

 

 

Sorumluluk Reddi Beyanı

Bu bülten, genel bilgi amaçlı hazırlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacı taşımaktadır. İçerikteki bilgiler, herhangi bir yatırım, ticaret veya karar alma sürecine doğrudan rehberlik etme amacı taşımamaktadır. Tüm okuyucular, belirtilen konulara dair kararlarını vermeden önce bağımsız araştırma yapmalı veya profesyonel danışmanlık hizmeti almalıdır. Bu bültende yer alan yorumlar ve değerlendirmeler, editörlerin kişisel görüşlerini yansıtmakta olup, herhangi bir kurum veya kuruluşun resmi görüşlerini temsil etmemektedir. Quartz A&C, içerikteki herhangi bir hata veya eksiklikten dolayı sorumluluk kabul etmez.