AYLIK BÜLTEN - 2025 EKİM
EKONOMİ GÜNDEMİ
Türkiye
Ekim Ayı Enflasyon Verisi
3
Kasım’da açıklanan Ekim ayı TÜFE verisi, aylık %2,55 artışla beklentilerin
(%2,83) altında gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyon oranı %33,2 oldu. Genel
görünüm itibarıyla, ekonomi yönetiminin yıl sonu enflasyon hedefinin (%25–29)
gerçekleşme olasılığını son derece düşük bulmaktayız.
Bununla
birlikte, Ekim ayı verisinin beklentilerin altında gelmesi TCMB’nin faiz indirim süreci için manevra alanı kazandığına işaret
etmektedir. Ancak, baz etkisinin 2026 ilk çeyreğinden itibaren ortadan kalkmaya
başlaması ile birlikte enflasyonda yeniden yukarı yönlü risklerin
belirebileceğini öngörmekteyiz. Bu nedenle mevcut veriyi kısa vadeli bir
rahatlama olarak değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır.
TCMB
Faiz Kararı
TCMB,
23 Ekim tarihli toplantısında 100 baz puanlık indirim yaparak politika faizini
%39,5 seviyesine çekti.
Eylül ayında beklentilerin oldukça üzerinde gelen enflasyona rağmen indirime
devam edilmesi, faiz indirim döngüsünün kesintisiz
sürdürüleceği sinyali olarak değerlendirilmektedir.
Ekim
verisinin de beklentilerin altında kalması, 11
Aralık toplantısında 250–300 baz puanlık yeni bir indirim olasılığını
güçlendirmektedir. Önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin kademeli biçimde devam etmesini ve buna paralel
olarak kısa vadede reel faiz marjının daralmasını
beklemekteyiz. (Orta vadede ise enflasyondaki baz etkisi nedeniyle reel
faizlerin yeniden stabilize olma ihtimali bulunmaktadır.) Bu durum, mevduatlarda çözülmeye neden olabilir. Mudilerin
risk algısına bağlı olarak, sermayenin alternatif
varlıklara yönelmesi mümkündür.
Belirsizliğin devam etmesi halinde, mevduat
çıkışının dövize kayması ve kur üzerinde baskı oluşturması olasıdır.
Tavsiyemiz;
faiz indirimlerinin ilk etapta borçların yeniden
finansmanı ve kısa vadeli borç yükünün
azaltılması amacıyla değerlendirilmesi yönünde olup yeni borçlanmalarda
ise ihtiyatlı bir yaklaşımın benimsenmesinin
daha faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Döviz
Kurları
Başta
USD/TRY olmak üzere majör paritelerdeki düzenli yükseliş trendi devam
etmektedir.
TCMB rezerv yapısı, cari denge gelişmeleri ve makroekonomik-siyasi görünüm
dikkate alındığında, kur artışının kademeli biçimde
sürmesini beklemekteyiz.
TCMB’nin
enflasyon hedefi çerçevesinde, 2025 sonuna kadar
ani sıçramalar olasılığını düşük görmekle birlikte 2026 yılında aylık ortalama %1,5–2 bandında bir
artışın daha olası olduğu kanaatindeyiz.
Doğal hedge yapısına sahip olmayan veya yüksek döviz borcu bulunan şirketlerin kredi yapılarını kademeli biçimde TL lehine
çeşitlendirmeleri buna ek olarak riskten
korunma (hedging) stratejilerini gözden geçirmelerini tavsiye
etmekteyiz.
Yeniden
Değerleme Oranı ve Asgari Ücret Beklentisi
2026
yılı için yeniden değerleme oranı %25,49 olarak belirlenmiştir. Bu oran, önceki
yıllara göre dikkat çekici bir gerilemeyi işaret etmektedir.
TCMB’nin
2026 enflasyon beklentisi ve 2025 yılı gerçekleşmeleri göz önüne alındığında, asgari ücrette %25–27 aralığında bir artış beklemekteyiz.
Bu durumda işveren maliyetinin 2026’nın ilk
yarısında 790–830 USD aralığında seyredeceğini öngörmekteyiz.
Bu
seviyeler, özellikle rekabetçi ve ihracata dayalı sektörler için maliyet
baskısını artıracaktır. Bu nedenle tavsiyemiz şirketlerin 2026 planlamalarında
da verimlilik artışı ve maliyet optimizasyonuna öncelik
vermeleri yönündedir.
ABD
– Çin Ticaret Gerilimi ve ABD Dış Politikası
Ekim
ayında ABD–Çin arasında karşılıklı gümrük vergisi hamleleri, küresel piyasalar
üzerinde yeniden belirsizlik yaratmıştır. Üç haftalık gerginlik sürecinin
ardından, iki ülke bir yıllık geçici bir uzlaşıya varmıştır. Anlaşmanın
Kasım’ın ilk haftasında (3 Kasım haftası) imzalanması beklenmektedir. Bununla
birlikte, yapısal sorunların önümüzdeki orta–uzun
vadede yeniden gündeme geleceğini düşünmekteyiz.
Kamuoyu
yoklamalarında onay oranı %37’ye kadar gerileyen Başkan Donald J. Trump’ın,
2026 Kasım’ındaki ara seçimlere kadar kalıcı bir gerginlikten kaçınacağını
öngörüyoruz. Ancak Kongre içi dengelerin Trump lehine değişmemesi halinde İran ve Çin’le ilişkilerde yeni gerginliklerin yaşanması
yüksek olasılıktır. Ayrıca Başkan Trump’ın ara seçimlerde istediği
sonuçları alamayacağından emin olması durumunda bahsettiğimiz
gerilimlerin daha da erken yaşanması ihtimali yüksektir. Bu nedenle ABD
ara seçimlerine ilişkin beklentilerin takip edilmesi önem arz etmektedir.
Bu
tablo, Türkiye’nin 2026–2027 döneminde Ortadoğu
politikası açısından kritik bir döneme girebileceğini göstermektedir.
Bölgesel ticaret dengeleri ve enerji koridorları açısından jeopolitik risklerin dikkatle izlenmesini ve şirketlerin
orta vadeli planlarını bu doğrultuda yapmalarını tavsiye ediyoruz.
FED
Faiz İndirimi ve Parasal Genişleme Süreci
FED,
29 Ekim toplantısında 25 baz puanlık faiz indirimi yaparak politika faizini
%3,75–4,00 aralığına çekmiştir. Aralık ayında bir indirim daha olasılığı %67
seviyesindedir. ABD hükümetinin yeniden açılmasıyla birlikte bu olasılığın
artacağı ve 2025 yılı için öngördüğümüz üç faiz indirimi senaryosunun
gerçekleşeceğini düşünmekteyiz.
Faiz
kararı sonrasında FED Başkanı Jerome Powell parasal
daralmanın Aralık ayında sonlandırılacağını açıklamıştır. ABD bankacılık
sektöründe likidite sıkışıklığı yaşanması ve
FED’in 31 Ekim’de repo kanalıyla 50 milyar dolarlık
müdahalesi 2026’nın ilk çeyreğinde parasal genişleme sürecinin
başlayabileceğini düşünmemize neden olmuştur.
FED’in
genişlemeye gitmesi, orta–uzun vadede emtia
fiyatlarında yükseliş riskini artıracaktır.
Ayrıca bu sürecin, gelişmekte olan ülkelere portföy girişlerini tetiklemesi
beklenmektedir.
Bu nedenle 2026 bütçe hazırlıklarında emtia
fiyatlarındaki olası artışın ve sermaye akımlarının yön değişiminin
dikkate alınması önerilmektedir.
EKOPOLİTİK GÜNDEM
Dünya
Bankası Türkiye Büyüme Tahminleri Artışı
Dünya
Bankası, Türkiye büyüme tahminlerini 2025 için
%3,1’den %3,5’e, 2026 için %3,6’den %3,7’ye, 2027 için %4,2’den %4,4’e
revize etti.
Yukarı
yönlü güncelleme, OVP patikasıyla uyumlu bir görünüm sunarak risk priminde ve
sermaye girişleri algısında iyileşmeyi desteklemektedir. Ancak, iç talep dengelenmesi ve dış talepte zayıflık ihtimali
büyümenin bileşimi üzerinde baskı yaratabilir.
Sanayide
Yeni Rota ve 2026 Ödenekleri
Ekim
ikinci yarısında açıklanan çerçeveye göre, Sanayinin Geliştirilmesi, Üretim ve
Yatırımların Desteklenmesi Programı için 2026
yılında 177,2 milyar TL ödenek planlanmış; imalat sanayi ihracatının
2026’da 266,5 milyar dolara ulaşması hedeflenmiştir. İlgili hedef setinde
yüksek teknolojili sanayilerin ihracat payına yönelik kademeli artış patikası
da vurgulanmaktadır.
İhracat
hedefinin; ara malında esneklik, ürün-portföy karmaşası ve pazar
çeşitlendirmesiyle birlikte okunması halinde, katma değer ve karmaşıklık
endeksi göstergelerinde iyileşme alanı oluşturacağı değerlendirilmektedir.
Programın etkisinin uygulama kalitesine duyarlı olduğu;
TL maliyet oynaklığı, eş-finansman koşulları, nitelikli işgücü arzı ve AB
tarafındaki ticaret/menşe rejimi değişkenliği (çelik koruma planları, CBAM
verisi, menşe kuralları) gibi dış kısıtların hedeflere ulaşma hızını
sınırlayabileceği görülmektedir. Bu çerçevede, özellikle menşe/izlenebilirlik
ve emisyon raporlama gerekliliklerinin idari yük doğurması muhtemeldir.
HIT
30 Programı
HIT
30 Programı ile yüksek öncelikli teknoloji alanlarında geçerli olmak üzere
toplam $30 milyar çerçeve içinde veri merkezi,
yapay zeka, kuantum ve endüstriyel robotlar için $4,4 milyar tutarında yeni
çağrı açıldığı açıklandı.
Programın
ölçekli dijital/üretim altyapılarını tetikleyerek hesaplama kapasitesi,
otomasyon verimliliği ve kritik teknolojilerde yerlileşme alanlarında çarpan
etkisi yaratması; KOBİ-büyük firma-üniversite üçgeninde konsorsiyum modelini
teşvik ederek ekosistem derinliği oluşturması beklenmektedir.
OSD:
AB Menşe Çalışması Uyarısı
Otomotiv
Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, EU 27 kapsamındaki malzemelerin
menşe hesabında dikkate alınması yaklaşımının Türkiye
orijinli parçaları AB menşei dışı sayma riski taşıdığını belirtti. Menşe
kümülasyonundaki olası değişiklikler otomotiv başta
olmak üzere tedarik yapısını yeniden şekillendirebilir, AB’ye ihracatta yerli içerik oranı gereksinimlerini
karşılamayı zorlaştırabilir.
BoM/CoO
izlenebilirliğinin güçlendirilmesi, AB içi stratejik tedarik ortaklıklarının
artırılması ve menşe senaryolarının teklif kurgusuna dahil edilmesinin
öncelikli olması gerektiği değerlendirilmektedir.
AB
Çelikte Yeni Koruma Planı
AB,
gümrüksüz çelik ithalatını 18,3 milyon ton ile sınırlandırma ve kota dışı vergi
oranlarını %50’ye çıkarma planını açıkladı (2024
kotalarına göre yaklaşık %47 düşüş).
Bu
düzenleme, AB pazarında fiyat ve erişim koşullarını
sıkılaştırarak menşe ve katma değer kriterlerini daha belirleyici
kılmaktadır.
Türkiye
menşeinin kümülasyondan dışlanması riski bazı ürünlerde rekabet gücünü
zayıflatabilir. Ürün-portföyünün nitelikli hatlara kaydırılması, BoM/CoO (Bill
of Material / Certificate of Origin) izlenebilirliğinin dijitalleştirilmesi ve
CBAM (Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması) veri-toplama & doğrulama
süreçlerinin standardize edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Eskişehir
NTE Sahası
Eskişehir
sahasında barit/florit dahil 694 milyon ton kaynak
ve yaklaşık 12,5 milyon ton NTE oksidi tespit edilmiştir; sahanın
dünyada 2. olduğu vurgulanmıştır.
Bu
durum yüksek teknoloji tedarik zincirlerinde yerli içerik oranını artırma
potansiyeli ortaya çıkarmaktadır. Ancak, işleme/ayırma
teknolojisi ve yüksek CAPEX/OPEX gereksinimi finansman ve çevresel onay
süreçlerini kritik kılmaktadır.
Pilottan
endüstriyel ölçeğe geçişin teknoloji ortaklıkları ve offtake anlaşmalarıyla
planlanması ve ESG şeffaflığının yatırımcı standardında yönetilmesinin yerinde
olacağını düşünmekteyiz.
Gazze’de
Ateşkes ve Şarm el-Şeyh Süreci
Ekim
ayı içinde İsrail hükümeti esirlerin serbest kalması ve çatışmaların sona
ermesine yönelik anlaşma çerçevesini onayladı; akabinde Şarm el-Şeyh’te çok
taraflı bir deklarasyon duyuruldu.
Bununla
birlikte, Doğu Akdeniz lojistiği ve enerji
fiyatlamasındaki jeopolitik risk primi kademeli olarak azalabilir.
Ancak, sahadaki ihlal durumlarının ve kırılgan
güvenlik durumunun operasyonel riskleri sınırlı olarak canlı tuttuğunu
düşünmekteyiz.
Kandil
Açıklaması: PKK’nin “Geri Çekilme” Duyurusu
Kandil
merkezli basın açıklamasında, Türkiye içindeki
güçlerin geri çekileceği duyurulmuştur; ancak daha
önceki “silah bırakma” haberleriyle çelişen görüntü ve açıklamalar belirsizliği
korumaktadır.
Bununla
birlikte, sahada teyitli ve sürdürülebilir bir uygulamanın oluşması hâlinde güvenlik risk priminde kademeli bir gerileme ile bölgesel
yatırım ve lojistik hatlarında iyileşme görülebilecektir.
Ancak,
çekilmenin kapsamı, takvimi ve hukuki çerçevesine ilişkin somut adımlar netleşmeden kalıcı etki öngörmek için erken
olduğu kanaatindeyiz.
CHP
Kurultay Davası
Ekim
ayında Ankara 42. Asliye’de görülen kurultay davasının “konusuz kaldığı/aktif
husumet yokluğu” gerekçeleriyle reddine hükmedildi.
Bununla
birlikte, iç siyasi gündemde belirsizliğin kısmi azalması piyasa algısına
sınırlı da olsa destek verebilir.
Ancak, parti içi süreçlerin seyri ve yerel/ulusal gündem dalgalanmaları başlık üzerinde oynaklık yaratabilir.
Sorumluluk
Reddi Beyanı
Bu
bülten, genel bilgi amaçlı hazırlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacı
taşımaktadır. İçerikteki bilgiler, herhangi bir yatırım, ticaret veya karar
alma sürecine doğrudan rehberlik etme amacı taşımamaktadır. Tüm okuyucular,
belirtilen konulara dair kararlarını vermeden önce bağımsız araştırma yapmalı
veya profesyonel danışmanlık hizmeti almalıdır. Bu bültende yer alan yorumlar
ve değerlendirmeler, editörlerin kişisel görüşlerini yansıtmakta olup, herhangi
bir kurum veya kuruluşun resmi görüşlerini temsil etmemektedir. Quartz A&C,
içerikteki herhangi bir hata veya eksiklikten dolayı sorumluluk kabul etmez.